dav

Kazakistan gezime başlarken gideceğime emin olduğum tek yer Aral Deniziydi. Denizin yıllar içinde küçülerek neredeyse yokolma noktasına geldiğini daha yolcuğuma başlamadan internette görmüştüm. Esasen gördüğüm haberler bu durumu iklim değişikliğine bağlıyordu. Ama gidip araştırınca gördüm ki işin aslı öyle değildi…

Aral Denizi Kenarındaki Atıl Bir Tersane – Aral Denizi Neden Kurudu

Aral Denizi Nerede:

Aral Denizi, Kazakistan’ın Aktobe ve Kızılorda bölgelerinden başlayıp Özbekistan’ın Karakalpakistan bölgesine kadar uzanan ve dışarıyla bağlantısı olmayan bir denizdir. Bu çerçeveden bakınca, bizim alışkın olduğumuz ve öğrendiğimiz gibi neden ‘göl’ demiyoruz sorusu zihinlerimizi kurcalayabilir. Çünkü biz coğrafya derslerinde, bu tanım dahilinde olan yerleri göl olarak öğrendik. Ama tıpkı Hazar Denizinde olduğu gibi bazı özel statüye sahip denizler var. Her ne kadar özellikle Hazar Denizinde bazı politik ve siyasi sebepler söz konusu olsa da onları değerlendirmeye almayacağım. Basit bir şekilde anlatacak olursam, bu bölgelerin keşfinde insanlar, buldukları suların büyük ve tuzlu olması sebebiyle buraları deniz olarak adlandırmışlar. Benim de alışkın olduğum üzere, geldiğim ilk günlerde hep Aral Gölü diyordum. Fakat daha tren biletimi kestirdiğimde gördüm ki üzerinde Aral Denizi yazıyordu. O yüzden daha dikkatli davranarak ben de deniz demeye başladım.

Aral Denizinin Büyüklüğü Ne Kadar:

Yukarıdaki tanıma ilaveten, denizin büyüklüğü hakkında da kısaca bilgi vererek, neden kuruduğu konusunu ele alacağım. Denizin toplam yüz ölçümü (küçülmeye başlamadan evvel) 68000 km2 ve dünyadaki en büyük 4. kapalı deniz. Aynı zamanda adaların denizi olarak biliyor. Kiminin boyutları küçük olsa dahi 1000’in üzerinde adaya sahip bir deniz(di).

Aral Denizi Neden Kurudu:

Uzun yıllar devam eden Soğuk Savaş, pek çok cephede stratejik bir savaştı. Silahlardan ziyade hamlelerle ülkelerin birbirine üstünlük kurma çabasıydı. Detayını her ne kadar bilmesem de –biliyor olsam da girmezdim sanırım- 1960’lı yıllarda Amerika ülke dışında pamuk gönderimini durdurma kararı alıyor. Buna karşın Sovyet rejimi kendi üretimini artırmak üzerine plan yapıyor. Bu plan dahilinde Aral Denizini besleyen iki önemli kaynak, Amu Darya ve Syr Darya nehirlerini keserek, üretim amacıyla kullanmaya başlıyorlar.

Kuruyan Denizin Üzerinde Saatlerce Gidebilirsiniz – Aral Denizi Neden Kurudu

Düşünceleri aynı şekilde gerçeğe de dönüyor ve pamuk üretiminde ciddi bir konuma geliyorlar. Fakat diğer tarafta Aral Denizi gün be gün küçülüyor. Denizin küçülmesi zincirleme şekilde tüm yaşantıyı etkiliyor. Deniz küçüldükçe ayrılan parçalar kuruyor ve tüm balık popülasyonu yok olmaya başlıyor. Büyük su kütlelerindeyse artan tuzluluk oranı balıkların ölümüne sebep oluyor. Azalan balık ve çekilen sular balıkçı kasabalarını işlevsiz hale getiriyor. İnsanlar aç ve işsiz kalmaya başlıyorlar. 1960 öncesinde değil yalnıca çevresine, Lenin’in talimatıyla geliştirilen tren ağı aracılığıyla, ihtiyaç duyulan tüm Sovyet bölgelerine taşınan balıklar, artık civar bölgelerdeki ihtiyacı ancak karşılayabiliyor.  Ayrıca şunu da eklemem gerekiyor. Yapılan araştırmalarda iklim değişikliğinin %14 oranında bu küçülmede pay sahibi olduğu tespit edilmiş.

Kuruyan Denizin Ardında Bıraktıkları:

Müzenin Kenarına Konumlandırılmış Bir Balıkçı Teknesi – Aral Denizi Neden Kurudu

Doğadaki bu değişimin etkileri yalnızca bununla da sınırlı kalmıyor. Kuruyan denizden geri kalan tuzlar ve toksik tozlar rüzgarlara karışarak çevreye hastalık saçmaya başlıyor. Oldukça uzak mesafelere taşınan bu tozlar, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te bile zararlı etkilerini hissettiriyor. Büyük bir su kütlesinin ortadan kaybolması mevsimleri de etkiliyor. Denizin çevresindeki bölgelerde yazlar daha kurak, kışlarsa daha sert geçmeye başlıyor.

Devletlerin ve kurulmuş olan bazı organizasyonların denizi kurtarmak için çalışmaları devam ediyor. Özellikle denizin kuzey bölgesinde yapılan çalışmalar sonucunda deniz seviyesi 30 metre kadar artmış durumda. Yapılacak çalışmalarla denizin 25 sene içerisinde büyük oranda kurtulacağına inanan da var, 15 sene sonra tamamen kuruyacağına inanan da. Zaman bizlere kimin haklı çıkacağını gösterecek. Bireysel olarak bizlere düşen şey, insanları bu konuda bilgilendirmek ve devletlere çalışmaların büyütülerek sürdürülmesi için çağrıda bulunmak. Sahip olduğumuz bir dünya var ve ona sahip çıkmak zorundayız.

Yorum Bırak

Lütfen Yorumunuzu Girin
Adınızı Buraya Girin