fbt

Tayland’ın Kuzeyine olan ilerleyişimi sürdürüyordum. Ülkenin en kuzeyine gittiğimde ilerleyişim de haliyle son bulacaktı. Öğlen sıcağında kaldığım yol kenarında öncelikli hedefim kliması açık arabalardı. Bir otostopçu olarak artık ulaşım önceliğini aşmış, lüks arzulara doğru yol almıştım. Önceki gün benzin istasyonu çalışanlarının üzerinde ne yazdığını bilmediğim, elime tutturdukları kağıdı yoldan geçen arabalara tutuyordum. Ne yazdığını da daha sonra öğrenecektim.

Yolda sana yardımcı olur diyerek bu kağıdı yazdırıp verdiler

Yol kenarında dikilirken bir motorcu durup kağıda baktı. Daha sonra da bin arkama dedi. Motor deyince gözünüzün önüne gelen imgeyi bir kenara bırakın ya da durun, iyisi mi bırakmayın. Onu alın ve epey küçültüp çocuk motoru hayal edin. İşte duran motor öyle bir motordu. Bir adama baktım, bir motora, bir de kendime. Sonra adama nasıl olacak o iş anlamında bir bakış attım. Küçük çantamı alıp kendi önüne taktı ve “Şimdi bin.” dedi. Bir şekilde arkadaki küçücük alana bindim ve yol almaya başladık.

Motorun hız göstergesini rahatlıkla görüyordum. Yaklaşık 90-100 km/saat arası hızlarda gidiyorduk. Hızlı gittikçe duyduğum acı artıyordu. Çünkü çanta daha çok geriye gidiyor, bense onu dengelemek için kollarımla daha fazla güç tüketiyordum. O şekilde 20-30 kilometre kadar yol gittik. Nihayet yolculuğumuz bitti ve derin bir nefes aldım.

Kafayı yiyen o iyi kalpli motorcu 🙂

“Beni En Yakın Otobüs Durağına Götürün”

Adam başında kadın olan küçük bir tezgaha gidip bir şeyler sordu. Sonra da bana dönüp 160 Baht (30TL) ver dedi. Ne olduğunu anlamamış bir şekilde “Para yok, para yok.” diyordum. Eleman bu tepkimden sonra kafayı yedi 🙂 İki eliyle kafasını tutup haykırış tarzında sözler söylemeye başladı. Çok da haklıydı. Elinde “Beni en yakın otobüs durağına götürün.” yazan kağıt tutan bir adamı alıp, yolunu uzatarak durağa götürmüştü. Ama şimdi de o dengesiz “Param yok, otobüs yok.” diye zırvalıyordu. Meğerse adamlar elimdeki kağıda “Beni otobüs durağına götürün.” gibi şeyler yazmışlar.

Benim tavırlarımı takiben bir şeyler daha konuştular. O sıra ben onlardan biraz uzaklaşmıştım. Sonra adam bana yaklaşıp bir kağıt uzattı. Kağıdı alıp bakınca gördüm ki bileti almış ve parasını kendi ödemiş. İçimde çok güzel duygular kabarmıştı… Tanımadığı ve belki de kendisinden daha varlıklı olan, hatta hiçbir sorumluluk hissetmemesi gereken bir yabancıya bilet almıştı. Adama, asla kabul edemeyeceğimi bir şekilde anlattıktan sonra bileti geri verdirdim. Ona çokça teşekkür ederek ayrıldım ve yolun biraz ilerisine kadar yürüdüm. Çok geçmeden bir başka araba daha durdu ve işte gideceğim yere kadar gidiyordu. Daha doğrusu gideceğim yer tam olarak orası değildi ama adam oraya gidiyorum deyince “Tamam ben de geliyorum.” demiştim…

Yorum Bırak

Lütfen Yorumunuzu Girin
Adınızı Buraya Girin