Vardzia gezimi tamamladıktan sonra saat her ne kadar geç olsa da bir şekilde gideceğimi düşünerek Akhalkalak’e doğru yola çıktım. Misafir evindeki adam para kazanmak umuduyla “Bir gece daha kal yarın gidersin.” dedi. Ama o oda bir gece daha para vermek için inanılmaz soğuktu… Gidememiş olsam bile çadır kurup orada daha sıcak uyurdum.

Yola çıktan sonra elimi kaldırdığım ilk araç durunca yüzüm gülmeye başladı. Arkasında daha önce dışkı taşındığı belli olan kamyonetin kasasına çantamı mecburen atıp bindim. Önceki tecrübelerimden bildiğim üzere bazı Gürcistanlılar çok tehlikeli araba sürüyor. Bu seferki de altındakinin kamyonet olmasına bakmadan aynı delilikte sürüyor, önünü görmediği virajlarda bile araç solluyordu. Neyseki yolculuğumuz 5km kadar sürdü de hemen indim.

Çok fazla geçmeden içinde bir çiftin olduğu araba durdu. Koltuktaki eşyalarından kendime yer açınca oturdum ve tanışma faslına geçtik.

Ukraynadan gelen bu çift araba kiralamış ve Gürcistan’da geziyorlardı. Tiflis’e gittiklerini ve geceyi orada geçireceklerini söylediler. Benim birkaç günde yavaş yavaş gitmeyi planladığım yere artık tek seferde gitmek gibi bir olasılık doğmuştu. Biraz düşündükten sonra onlarla Tiflis’e kadar gitmeye karar verdim. Onlar da tam gezme kafasında olduğu için ilgimizi çeken her yerde durup vakit geçiriyorduk.

Bozuk ve Yemeksiz Yollar:

Hava karardıktan sonra artık dışarıda görülecek bir şey kalmamıştı. Beklediğimiz tek şey Tiflis’e varmıştı ama yol bazı bölgelerde çok bozuktu ve 20km’den hızlı gidemiyorduk. Asfalt ya yoktu ya da olan yerlerde de çukurdan geçilmiyordu. Bu durum arabadaki herkes için bezdirici bir noktaya gelmişti. En azından kendimize kısa vadeli, moral depolayacak bir hedef koymuştuk. İlk merkezi yerde durup bir şeyler yiyecektik. Ama maalesef o yer Tiflis’e kadar gelmedi. Yemek yiyecek yer bulamadık.

250 kilometrelik yolu 5 saatte yavaş yavaş geldikten sonra merkezi bir yerde indim ve kalacak yer ayarlamak için etrafta internet aramaya başladım. Şunu söyleyebilirim ki Tiflis gerçekten internet konusunda güzel bir şehir, birçok noktada ücretsiz internet hizmeti var. Telefonu çıkartıp internet ararken bir ara cebime koydum. “Acaba buralarda internet var mıdır?” diye tekrar çıkarttığımda telefonun açılmadığını gördüm. Ara sıra kapandığı için o durumlardan birisidir diye düşündüm ama dakikalar geçmesine rağmen kendine gelmedi. Yüksek ısıya ulaştığı için hala açık olduğuna ama ekranın gelmediğine kanaat getirdim.

Telefonsuz Yapamayan Gezgin…

Şehrin meydanında, yolun kenarında öylece nereye gideceğimi bilmeden kalmıştım. Kafe tarzı bir yer bulayım da bilgisayardan bağlanıp kalacak yer bulurum diyerek yürümeye başladım. Eski Tiflis’in olduğu noktaya gelince ilk gördüğüm yere oturdum. Ayıp olmasın diye bir kahve söyleyip internetin şifresini sordum. Bilgisayarı açarak güzel gördüğüm bir hostelin krokisini deftere çizdim. Sokak isimlerini not aldım, bazı binaları referans noktası olarak yazdım ve kendime hemen hemen bir harita yaptım. Bunları yaparken de bir kez daha imkanların bu kadar geniş olmadığı zamanlardaki seyyahları takdir ettim. Bunu çok sefer söylüyorum aslında, bizimkisi tam bir gezginlik gibi değil. Eski insanlar hakkını vererek gezmişler. Biz her şeye elimizdeki imkanlarla erişerek kolay bir şekilde geziyoruz. İmkanlarımın olmadığı küçücük bir anda bile ne kadar kriz yaşamıştım…

Haritadan yakın gözüken yer aslında hiç de yakın değilmiş. Etrafı izleyerek uzun uzun yürüdüm ve referans noktalarımı bir bir geçerek ara sokağın birisinde kayboldum. 🙂 Aksi, haritada bu bölümü hiç net çizmemiş ve not almamışım. Daha doğrusu yanlış çizmişim. Şimdi ne yapacağım diye düşünürken telefona bir şans daha verdim. Tuşuna bastığımda, şarjım yok, dedi. Derin bir ohh çektim. Şarjını bitirmiş ve kendine gelmişti. Biraz şarj edip haritayı açtım, hosteli bularak gittim ve içeri girdim.
Resepsiyona selam verip, yatak yok cevabını aldım… Oysaki 1 saat önce baktığımda vardı. Neden rezerve etmemiştim ki… Başka nerede hostel var diye sordum, üst katta, dedi.

Tesadüf Mü Yoksa Kader Mi?

Merdiven boşluğuna çıkınca arkamdan birisi “Heyy” diye seslendi. Bilin bakalım koca Tifliste kimle birbirimizi bulduk? Kars’ta tanıştığım İspanyol çocuklar. “Kapıda seni görünce gözlerime inanamadım, yanlış mı görüyorum diye düşündüm ama senmişsin” dedi. Ben de aynı şaşkınlığı yaşadım, hostelde yer olmadığı için bir kez daha üzüldüm. Üst kata çıkıp sorunca fiyatının çok pahalı olduğunu gördüm o yüzden orada kalamazdım. İnternete bağlanarak civarda ucuz bir hostel buldum, çocuklarla ben hostele yerleştikten sonra buluşmak üzere sözleştik ve oradan ayrıldım.

Hosteldeki 8 kişilik odama yerleşip buluşmak için dışarı çıktım. Önceden tanıştıkları kalabalık bir grupla beraber güzel bir Tiflis başlangıcı yaptım. Geç saatlere kadar sokaklarda yürüdük, sohbet ettik. Saat iyice geç olunca da yavaş yavaş dağılmaya başladık. İspanyol çocukları son Tiflis günlerinde yakalamıştım. Sonraki gün Bakü’ye oradan Dubai’ye ve son olarak da asıl noktaları Hindistan’a gideceklerdi. Böylece bir daha ne zaman birbirimizi göreceğimizi bilmeden vedalaşarak ayrıldık.

Yorum Bırak

Lütfen Yorumunuzu Girin
Adınızı Buraya Girin